Genel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Genel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Çarşamba

ÇOK BİLMİŞ TEYZELER vs HAMİLE ANNELER

Taze anneler ile çok bilmiş teyzelerin kapışması yazıma burdan ulaşabilirsiniz. Ancak baktım taze annelerin yanı sıra hamile annelerimiz de bu konuda çok dertli dedim bir de konuyu hamile anneler açısından ele alalım.

Hamile annelerin çok bilmiş teyzelerden 9 ay boyunca belirli periyotlarla sürekli duymaktan sıkıldıkları, hatta teyzeler hadlerini aştıkça demoralize oldukdukları yaklaşımlar neler haydi hep beraber bakalım :) EN ama en anlaşılması güç ve bomba yorumla başlıyorum.

Pazartesi

SAÇLARINI ÇOK SEVERDİ

Herkes üzdü beni şu hayatta bi sen üzmemiştin tam oldu...

Saçlarını çok severdin

Simsiyah kömür karası tek bir ak yoktu şimdi bende var 

Fırça gibi gürdü 

İçimiz gibi çağlardı 

Şimdi 

Cuma

OYUN GRUBU DENEYİMİ - Start Play School :)


Uzun bir aradan sonra merhaba :)

Özleştik mi sanki? :) Buaralar hayatımda yolunda gitmeyen durumlardan dolayı yazmaya ara vermiştim esasen... Hatta sonlardırmıştım ama sonra baktım o kadar emek heba olacak, baktım anılarımda kaybolup gidiyor... Yazma enerjisi buldukça kendimde, fırsatını buldukça tekrar yazmaya karar verdim. İşte o yüzden tekrar merhaba :)

Bu gün buraya yazdığım için hatıralarımızda ömürlük yer alacak olan konumuz; Kerem'in oyun grubu :)

Pazar

BABALAR GÜNÜ

Baba...

Bir düğümdür bazılarının boğazında geçmez sızısı asla...

Babasını erken yaşta kaybedenlerin,

Evladını babasız büyütme kaygısını yaşayanların,

Çocuklarını yalnız büyüten tüm eli öpülesi koca yürekli kadınların,

Evladını kaybetmiş "Babalar günün kutlu olsun" diyecek kimsesi olmayan tüm babaların,

Baba olma duygusunu hiç tadamamış adamların,

Bir hasta yatağı başında sessiz çığlıklarla dua edenlerin,

Şehit ailelerinin,

Babası adam çıkmayan, baba sevgisinden yoksun tüm çocukların...

Hepinizin dünü değil belki ama bugünü kutlu olsun...


Siz büyüksünüz, yücesiniz...

Bu acı, fakirliğe benzemez...

Bu his, gidemediğin bir tatile özenmeye benzemez...

Bu yokluk, canının çektiğini yiyememeye benzemez...

Bu çaresizlik, umut edebilmeye benzemez...

Bu hasret, sevdiğine kavuşamamaya benzemez...

Bu keşke, neyse...

Hala dimdik ayakta duran hepinizi, siz baba acısını bir şekilde yaşayan, "baba" denince burnunun direği sızlayan o güzel insanları  kocaman boşluklarınızdan öperim.

Güçlü ama bir yanı eksik insanların bugünü kutlu olsun!!

Ve diğerleri... Biraz anlayış lütfen...Biraz empati...Yapmayın, yüreği yanan insanları daha yalnız hissettirmeyin nolur. Anneler gününü, babalar gününü hala yanınızda olanlara şükrederek sessiz bir mutlulukla karşılayın. Gidin ve ne kadar şanslı olduğunuzu sadece anne babanızın kulağına fısıldayın...




Perşembe

EMZİKLER ÇÖPE...Mİ ACABA?

Emzik bıraktırma çalışmaları 1. gün: (21.04.2017 Cumartesi)

Sabah uyandık ve hiç aklımızda yokken birden Kerem'e emziği bıraktırmaya karar verdik. Kahvaltıdan sonra emziklerini aldık "Sen artık abi oldun emziğe veda etme vaktimiz geldi çöpe atalım mı emziklerini?" dedik. İlginç bir şekilde Kerem bu teklifi hemen kabul etti. Emziklerini aldı kendi rızasıyla çöpe attı. Tabii biz onları ordan alıp acil bir kriz durumuyla karşılaşma ihtimalimize karşı güvenli bir yere kaldırdık.

Salı

DOĞUM HİKAYEM


dogum hıkayesı

Aralık 2014...

Bir çift çizgi ile başladı her şey :) Hemen Yağmur'u aradım beraber hastaneye kan vermeye gittik ve sonuç netleşti. Hamileydim artık! Hemen eve gelip Serdar'ı aradım ki şimdiki aklım olsa mutlaka Serdar'ın işten dönüşünü bekler yüzyüze ve daha özel bir şekilde paylaşırdım bu haberi onunla. Ama heyecandan ve biraz da acemilikten olsa gerek hemen bu mutluluğun ortağıyla paylaşmak istedim bu güzel haberi. Belki de dile getirip, kendi sesimden duyup bir an önce inanmak ve gerçekliğini hissetmek istedim bilmiyorum.

KOCA KADIN

Yaş 28, yıllar habersizce geçerken baya baya "Ooo koca kadın" cümlesindeki koca kadın olmuşum.

Bu sabah camdan eski ben'e baktım...
Geçen yıllara...
Eski Selin'e...

Ne de küçüğüm, ufacığım. Anne değilim daha.

Çokta masumum. Çok vericiyim. Benim için mutluluk başkalarını mutlu etmekten geçiyor. Başkaları benim ihtiyaç duyduğum anlarda ne kadar yanımdalar bakmıyorum bile. Koşuyorum herkese. İşine gücüne derdine. Ağlıyorum ya inanbiliyor musun? Başkasının derdi olduğunda öyle benimsiyorum ki ağlıyorum. Herkesin bütün bencilliklerini, nankörlüklerini, hadsizliklerini hep yok saymışım.
Saman alevi gibi kırgınlıklarım hemen affetmişim. Herkese beni eleştirebilme hakkı vermişim "Sen kimsin ki?" dememişim.Beni yargılayan insanlara "Sen önce bi kendine bak" dememişim. Ufak gençlik hatalarımı büyüten büyüklerime "Sizin çocuklarınız bunları yaşadığında ne yapacaksınız?" dememişim. Benden birşey bekleyen dostlarıma "Sen bana ne verdin?" dememişim. Herkesi iyi niyetli kabul edip ona göre yaşamışım. Haddini aşanlara "Hooop sen orda bi dur" dememişim hiç. Ne salakmışım?

KEREM'İN 18. AY DOKTOR KONTROLÜ VE GELİŞİMİ

bebek doktoru ankara
27.02.2017

Sarı kuzumun 18. ay doktor kontrolüne dün gittik. (27.02.2017) Normalde 4 Eylül doğumlu olduğundan 4 Mart'a denk geliyordu ancaaaak Kerem son 3 gündür biraz huysuzdu. Özellikle bezini açtırmak istemiyor ve bez değişimleri sırasında ağlıyordu. Ben de pimpirikli bir anne olarak üzerime düşeni yaptım ve Pazartesi iş çıkışı koşa koşa doktorumuz Engin bey'in kapısını çaldık.

Perşembe

EK GIDAYA GEÇERKEN BİLİNMESİ GEREKENLER



Bir çok doktor bebeklerde ek gıdaya geçiş için uygun olan ayın 6. ay olduğu görüşündedir. Tek başına anne sütü ilk altı ay bebeğinizin D vitamini ihtiyacı dışındaki bütün ihtiyaçlarını karşılar. ( Dışardan D vitamini takviyesi ve bol güneş gereklidir.) Bebeğiniz eğer anne sütü alamıyorsa ve mama ile besleniyorsa muhtemelen doktorunuzun tavsiyesi 4.ayın sonunda ek gıdaya yavaş yavaş başlamanız yönünde olacaktır. Ama bu ne kadar doğru bir karar tartışılır.

Ek gıdaya geçerken yapabilecek alışverişler,
  • Cam rende, meyve püreleri için kullanılacak.
  • Mama kaşığı, ilk etapta my cey ilk mama kaşığı denenebilir.
  • Buharda sebze pişirici
  • Yoğurt makinesi
  • Önlük
  • Mama sandalyesi
  • Suluk
  • Mama takımı


 Yukarıdaki listeden biz sadece yoğurt makinasını almadık ama ben sizler için kolaylık olabilir diye belirttim. Annem ve kayınvalidem çok güzel yoğurt mayalıyor ihtiyacımız olmadı bu yüzden.

Çarşamba

ORADAN, BURADAN, SOSYAL MEDYADAN

Dün İnstagram'a canlı yayın özelliği geldi..

Ne yapıyor bu İnstagram yahu?

Önce Snapchat'e özendi hikaye kısmı eklendi.

Sonra Pinterest'e özendi fotoğrafları kaydetme özelliği eklendi.

E şimdi de Facebook'a özendi canlı yayın özelliği getirildi. Nasıl oldu sizce?

Aslına bakarsanız bu sosyal medya çılgınlığı bir bakıma çok güzel. Bir sürü arkadaşın oluyor, hayatına yaptığın ufak değişimlere yön veriyor. Faydalı içerik üreten ya da seni sebepsiz gülümseten pozitif insanları takip ettiğinde seni bir bakıma geliştirmiyor mu? Mutlu etmiyor mu? Ama uzun uzadıya düşündüğümde endişelenmiyor da değilim. Arkadaş derken biraz hayali karakterleri mi yerleştiriyoruz acaba hayata? Ne kadar gerçek yaşananlar? Black Mirror'a dönmeyelim sonra :)

Ben en aktif şekilde benzerlerinin bütün özelliklerini içinde bulunduran, sosyal platformların şahı olan İnstagram'ı kullanıyorum. E şimdi bir de blogum var. Ben mi eleştiriyorum yani bu sosyal medya bağımlılığını? :))

Pazartesi

BEBEKLER İÇİN KİTAP TAVSİYELERİ

Merhabaaaa :))


Bugün size Kerem için aldığımız, gün içinde ve geceleri yatmadan önce okuduğumuz, resimlerini incelediğimiz, Kerem'in elinden düşürmediği birkaç kitap önerisi yazmak için buradayım.

Umarım bu yazım bebekler için kitap tavsiyesi sorularınıza naçizane toplu ve faydalı bir cevap niteliğinde olur.

Bebekler için (0-3 yaş aralığında) ne gibi kitaplar alınabilir? Kesinlikle herkesin edindiği ilk sözcükler, renkler, sayılar kitapları zaten klasik.Yalnız bunları tercih ederken de gerçek fotoğraflı (hayvanlar eşyalar vs) ve kelimelerin İngilizce karşılıklarının da yer aldığı kitapları tercih etmenizi önerebilirim.
Aslında temel sözlük görevi gören eğitici kitaplardan mutlaka edindikten sonra geriye kalan hikaye tarzı kitaplarımızı seçerken çok kalıplara bağlı kalmanıza gerek olmadığını düşünüyorum.

Çarşamba

ÇOCUKLARINIZA NE BIRAKMAK İSTERSİNİZ?


Kerem'e ne bırakmak isterim? Bizler çocuklarımıza neler bırakmak isteriz? Durup bir iki dakika düşündüm. Ev, araba, yazlık, arsa, para ne yazık ki aklımdan ilk geçenler bunlar olmadı. Bunlar her türlü koşulda ve zamanda biraz çaba ve bazen biraz şansla ulaşılabilir somut değerler. Hatta ulaşılmasa da olur menkul ve gayrimenkul değerler :)

İnsanların çoğu imkanları dahilinde çocuklarına mal, daha çok mal, daha daha çok mal bırakabilmek için bütün hayatları boyunca çırpınıp duruyorlar. Odaklandıkları bu amaca bir adım yaklaştıklarında ise çocuklarının geleceklerini garantiye alma hırsı daha da sarıyor etraflarını hedeflerini büyütüyorlar ve tekrar aynı sarmalın içine girip daha daha çok çalışıp daha daha çok biriktirmek için uğraşıyorlar. Yanlış anlaşılmasın kesinlikle takdir ediyorum sonuçta çocuklarının iyiliklerini düşünüyorlar ama bu sırada farkında olmadan sen kendini daha fazlası için hırpalarken gitti mi senin gençlik ve çocuğunun çocukluk dönemi? O geçen çocukluk dönemi var ya, hani senin kendince haklı sebeplerle çocuğunun duygu düşüncelerine, psikolojisine ayırmadığın vakti onun gelecekteki refah düzeyi için çalışmaya ayırdığın, işte o dönemler geri gelmiyor. O yüzden o ayarı iyi tutturabilmek lazım.

Pazartesi

BİR KÜÇÜK RESSAM MESELESİ...

"15 aylık bir bebek kalem tutabilir." İşte herşey bu cümleyle başladı. Kerem'in eline bir kalem verip önüne kağıdı bıraktım bakalım ne yapacak diye. Hemen karalamaya başladı. Çok sevdi elinden almak ne mümkün halı, koltuk, sehpa nereyi bulduysa karaladı :) Çok müdahaleci davranmayı sevmiyorum o yüzden almadım elinden kalemi, özgürce takıldı sıra temizliğe geldiğinde biraz pişman olmadım değil tabii :) Sonra ertesi gün bi baktım bizim minik kalemlerin kaynağını keşfetmiş sürekli gidip kalem almak istiyor eline "Tamam." dedim "Bu iş böyle olmayacak bizim miniğe bir masa lazım. Haftasonu ikea' ya gidip alalım." Vardır çünkü kafama yatacak bir şey İkea sonuçta...Gittik ama tabii ki eli boş döndük plastik istemiyordum, sağlıklı bulmuyorum. İkea'nın meşhur LATT masa seti de güzel aklımda o masa vardı aslında ama Kerem için ufak kaldı. 

İnternetten montessori tarzı çocuk masa sandalyeleri araştırmaya başladım. Kerem'in odasınıda montessoriye uygun hazırlamıştık zaten. Montessori, evde çocukların kendi işlerini kendilerinin yapabileceği ortamlar hazırlayarak,onların kendi kendilerine yetebilme becerilerini ve özgüvenlerini desteklemeyi savunur. İşte böyle bir arayışa girişmiştim güzel bir çizim masası doğal ve kullanışlı..

Perşembe

TARİHE NOT: 2016 BİTERKEN

2016 senin bu dünyada yaşadığın ilk tam yıl...

Sana büyüdüğünde bir masalmışçasına anlatacağımız tarih yazacak olaylara şahit olduğumuz yıl...

Bu yıl Dünya'da ve Türkiye'de yaşanan olaylar unutulacak cinsten değil evet, ama ben yine de küçük notlar bırakayım buraya...

Büyük mutluluk ve umutlarla başladığımız güzel bir yılın ilk ayı, Ocak'ta patlamaya başladı bombalar. Sultanahmet...Bu patlama Türkiye'yi şoke etti. 13 kişi hayatını kaybetti. Suriye kökenli bir yabancı canlı bomba olmuştu.
Ah şu Suriyeliler dedik... Canlı bombanın ırkı çok önemliymiş gibi.

Salı

DOĞUMDAN SONRA İŞE DÖNÜŞ HİKAYEM



Doğum iznine çıkarken iş yerim ile izin süremi konuşup anlaşıp aylar sonra görüşmek üzere vedalaştım. Doğum iznine ayrıldıktan iki hafta sonra doğum yaptım. İlk aylar iş aklıma bile gelmedi :) O yüzden hiç nasıl geri döneceğim diye üzülmedim. Kerem'i kontrole götürdüğümüz bir gün hastaneden çıktıktan sonra iş yerimi oğlumla ziyaret etmek istedim. Gittik oğlum iş arkadaşlarımla tanıştı geri döndük. 


Bir kaç saat sonra telefonum çaldı. Arayan müdürümdü, acil bir durum çıkmıştı ve işe dönmem gerekiyordu. Yıkıldım o an... Kerem henüz 5 aylıktı ve biz bütün izinlerimi kullandıktan sonra Kerem 9 aylıkken işe döneceğimi hesap etmiştik hep :( Müdürüme bu olağan dışı durumda onları yüz üstü bırakmayacağımı ama Kerem'in henüz çok küçük olduğunu ve benim henüz hiçbir şeyi planlamadığımı söyleyip ondan beni idare etmelerini bu süreyi geciktirebildiğimiz kadar geciktirmeyi talep ettim. Sonunda Mart ayı iş başı olarak anlaştık telefonu kapattık.

Cuma

NEDEN YAZIYORUM?

Kerem'in gözlerinin içine bakıp bana bu bakışını hiç unutmayacağım, bir gülüşünü yakalayıp ömrümün sonuna kadar bu gülümsemesi aklıma kazınacak dediğim ve sonrasında hatırlayamadığım birkaç andan sonra bu blogu yazmaya karar verdim.

 O kadar güzel değerli anlar yaşıyoruz ki evlat büyütürken, bazen aramızda geçen ufacık bir iletişimi bile kaybetmemek, ömrümün sonuna kadar hatırlamak istiyorum. Evet bu mümkün değil. İnsan beyni bu şekilde yaratılmamış maalesef. Ve yine maalesef bunu sağlamak ancak sanal bir beyinle mümkün olabiliyor.

 Bu blog benim, oğluna çok düşkün bir anne ve hatıralara çok değer veren, paylaşmayı seven, geçmişiyle arasındaki bağa sıkı sıkıya bağlı bir kadının anı defteri. Sevgili günlük diye başlamayacağım hiçbir zaman söze. Belki büyüdüğünde Kerem okumayacak bile...

Salı

ÇALIŞAN ANNE OLMAK -- ANNE İŞ'TE




Ben, çalışan bir anne olarak, öncelikle 'çalışan anne' kalıbını çevrendeki insanlara kabul ettirmekte ki zorluklardan ve bu yetmezmiş gibi iş yaşamında karşılaştığımız durumlardan kısaca bahsedip, sonra çalışan annenin de ev hanımı annenin de hayatının aynı derecede zor ve güzel olabileceğine değinip kapatacağım konuyu :) Yine biraz dertleşesim geldiyse demek ki.

Çalışan anne olmak;


  • Çevrenin, ailenin, eşinin, dostunun vb. 'çalışmanın ne gereği var?' baskılarına direnmektir. Enerjinin büyük bir kısmını özellikle işe yeni döndüğün ara "çocuğunla ilgilensene", "kocanın kazandığı para size yetmeyecek mi?" diyenlere çalışmanın, üretmenin, toplumda bir yer edinmenin önemini ve güzelliğini anlatmakla harcarsın.
  • Ev işlerini de hiçbir zaman ihmal etmediğin için çift vardiyalı bir hayatı tek başına çeker çevirirsin ya da temizlikçi ve bakıcı tutarsın, o zaman da kazandığın paranın çoğunu bu şekilde harcadığın için "çalışıyorsun ama para temizlikçiye gidiyor" eleştirileriyle karşı karşıya kalırsın. Çalışmaktan tek anladığı para kazanmak olan insana hayatın içinde olmak, üretmek, kendi ayaklarının üzerinde durmak kavramlarını anlatamazsın. Anlatma da zaten anlamayacaktır emin ol :)
  • Önceliklerini özenle sıraya sokmak demektir. Sen hastalandığında izin almazsın, bebeğinin hastalanma ihtimaline karşı elinde tutarsın o izin hakkını...
  • Temelde zaten çalışan kadın olmak ülkemizde çok zordur. Hamile kalınca işten çıkarılma ya da hamile kalabilir diye hiç tercih edilmeme durumuyla karşı karşıyadır kadın. Anne olduğunda 'Of bunun süt izni, yıllık izni, çocuğunun hastalığı, müsameresi, toplantısı hiç bitmez. ' kafasını yaşayan insanlarla muhattap olursun.

Çarşamba

DOĞUM ÇANTAMDA NELER OLMALI?

Bebişiniz karnınızda büyüdükçe büyüyor, o heyecanlı günü beklerken bir yandan ihtiyaçlarını tamamlıyor bir yandan kendinizi yeni hayatınıza hazırlıyorsunuz. 32. haftana geldiğinde her türlü ihtimali göz önünde bulundurup o çantayı hazırlamalısın asker :) (ne olur ne olmaz). Çanta hazırlıklarını son ana bırakmayın derim, zaten son haftalarda gerekli zihinsel ve bedensel enerjiyi kendinizde bulamayabilirsiniz.
Şimdi isterseniz o meşhur çantada bana göre neler olmalı onlara bi göz atalım :) Yalnız çantanızı hazırlamadan önce hastaneniz ile mutlaka görüşün çünkü hastaneniz genelde bu listenin bir kısmını halihazırda veriyor olacak. Klasiklerle başlayacak olursak:

Bebeğiniz için;

  1. Hastane çıkışı (en az iki takım olmalı)
  2. Üçer tane bebek çorabı, çıt çıtlı body, şapka ve eldiven,
  3. Ağız bezi,
  4. Emzik, alıştırmayı düşünmüyorsanız bile çantanızda bulundurun,
  5. Emzik kutusu,
  6. Biberon (sütünüz hemen gelmeyebilir),
  7. Bebek bezi,
  8. Pişik kremi,

Salı

ÇOK BİLMİŞ TEYZELER vs TAZE ANNELER



Her anne mutlaka çok bilmiş, görmüş, geçirmiş bir teyze, amca ve bilimum türevleri tarafından eleştirilmiş, yargılanmış, hırpalanmıştır. Ama özellikle yeni anne olmuş aklı karışık ama ne olursa olsun çocuğu için her zaman her şeyin en iyisini bilen bunu içgüdüsel olarak başaran insanlara bu kadar müdahale etmeyin be canısı... Bırak o okuyor, araştırıyor, doktor tavsiyesi alıyor, senin de tavsiyelerini can kulağıyla dinler ama şaşırma sabrını da taşırma... Ölçülü ol... Çok yaşadım, Kerem 15 aylık olacak hala yaşıyorum. Bu klişeleşmiş cümleleri duymayan yoktur herhalde değil mi? :)
  • "Hiç kilo almamış bu çocuk!"   Aç bırakıyoruz, ondandır.
  • "Kucağa çok alıştırmışsın!"    Benim bebeğim, benim kucağım!
  • "AÇ BU ÇOCUK AÇ!"  Aaaa! gerçekten mi? Nasıl anladın? Ben gerizekalıyım anlayamıyorum.
  • "Bunlar iyi günlerin."    Evet bunlar en güzel günlerim, gelecek olanlar da evladımla oldukça öyle olacak.
  • "İncecik giydirmişsin çocuğu hasta olacak"
  • "Erkek çocuk sıcağı sevmez, çıkar o üstündeki yeleği..."   Bi karar ver güzel teyzeciğim giydirsem çıkar,çıkarsam giydir...
  • "Yorgun görünüyorsun.."  Evet yorgunum. Bunlar tatlı yorgunluklar.
  • "Sana naz yapıyor, sen yokken hiç böyle değil!"
  • "Aaa burnu mu akıyor hasta etmişsin.."  Evet özellikle mikropları aldım doldurdum kaşığa içirdim bakalım ne olacak?